
Günümüzde e-ticaretin hızlı yükselişi, tüketicilerin mal ve hizmetlere ulaşımını kolaylaştırırken, ayıplı mal sorunlarını da daha görünür hale getirmiştir. Özellikle fiziksel olarak incelemeden satın alınan ürünlerde, tüketicilerin mağduriyeti daha sık yaşanmakta. Bu noktada devreye Tüketici Haklarının Korunması Hakkında Kanun (TKHK) giriyor.
Ayıplı Maldan Doğan Sorumluluk Nedir?
TKHK’nın 9. maddesi satıcıyı, malı sözleşmeye uygun biçimde tüketiciye teslim etmekle yükümlü kılar. Ancak bazı durumlarda, malın görünürde sorunsuz olması, gerçekten kusursuz olduğu anlamına gelmez. Örneğin, reklamlarda veya ambalaj üzerinde verilen bilgi, ürünün teknik olarak yetersiz olduğu gerçeğini gizleyebilir. İşte bu noktada, satıcı, hatta bazen üretici veya ithalatçı, açıklamalarından doğan sorumluluktan kaçamaz.
İspat Yükü Kime Ait?
TKHK’ya göre, teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan her türlü ayıp, malın teslim anında var olduğu kabul edilir. Bu durum, tüketiciyi koruyan önemli bir karine (varsayım) olup, bu süre içinde satıcı, malın teslim anında ayıpsız olduğunu ispat etmek zorundadır.
Ancak, bazı mallarda bu sürenin işlemesi daha karmaşık hale gelebilir. Özellikle çabuk bozulan ya da doğal sürecinde değer kaybeden ürünler için farklı değerlendirmeler yapılır.
Tüketicinin Seçimlik Hakları
Tüketici, ayıplı bir mal aldığında TKHK m.11 kapsamında dört seçimlik haktan birini kullanabilir:
1. Satın aldığı malı iade ederek sözleşmeden dönmek,
2. Malı elinde tutup ayıp oranında bedel indirimi istemek,
3. Ücretsiz onarım talep etmek,
4. Ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini istemek.
Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu hakkı geciktirmeden yerine getirmek zorundadır. Ancak burada dikkat çeken bir diğer konu, ücretsiz onarım veya değiştirme yükümlülüğünün sadece satıcıya değil, gerektiğinde üretici ve ithalatçıya da yöneltilebilmesidir.
Seri Üretim, Ayıplar ve Tazminat Hakkı
Seri üretimin hâkim olduğu ürün dünyasında, kimi zaman ayıplar sadece sözleşme ihlaliyle açıklanamaz. TKHK’nın yanında Türk Borçlar Kanunu (TBK) devreye girerek, üretim hatası, kusurlu tasarım veya ürün güvenliği eksikliklerinden doğan maddi ve manevi zararlar için tazminat hakkı tanır. Örneğin, ayıplı bir ürün nedeniyle sağlık sorunu yaşayan tüketici, sadece satıcıdan değil, üreticiden de manevi tazminat talep edebilir.
Zamanaşımı Süreleri ve Önemli Detaylar
TKHK m.12’ye göre, ayıplı maldan kaynaklı haklar için teslim tarihinden itibaren iki yıl, taşınmazlar için ise beş yıl içinde başvuru yapılmalıdır.
Tüketicinin bu süre içinde hakkını kullanamaması, özellikle güncel teknoloji ürünlerinde ciddi mağduriyetler doğurabilir. Zira ayıplı çıkan bir cep telefonunun yerine verilen yeni model, geçen sürede değer kaybetmiş olabilir. Bu yüzden kanun koyucu, üretici ve ithalatçıyı da sürece dahil ederek, tüketicinin korunmasını sağlamaya çalışmaktadır.
Not :İkinci el satışlarda da zamanaşımı süreleri uygulanmaktadır. İkinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz. Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
Sonuç
E-ticaret çağında alışveriş kolaylaştıkça, hukuki bilinç daha da önem kazanıyor. Tüketiciler olarak yalnızca fiyat ve ürün açıklamasına değil, haklarımıza da hâkim olmamız gerekiyor. Ayıplı mal durumunda yasal yollarla hakkınızı arayabilir, yalnızca satıcıdan değil, gerekirse üretici ve ithalatçıdan da taleplerde bulunabilirsiniz.