Miras bırakanın (muris) tasarruf özgürlüğü ile mirasçıların saklı pay ve miras hakkı çoğu zaman çatışma içindedir. Bu çatışmanın en belirgin yansıması, murisin mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı temliklerde görülmektedir. Türk hukukunda bu tür işlemler, doktrinde ve içtihatlarda “muris muvazaası” olarak adlandırılmaktadır.
Muris muvazaası, görünürde satış veya ölünceye kadar bakma akdi gibi hukuki işlemlere dayanmakta; ancak murisin gerçek iradesi bağış yönünde olmaktadır. Bu durumda işlemde irade ile beyan arasında bilinçli bir farklılık söz konusudur.
Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlemler hükümsüzdür. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre de muris muvazaası, mutlak butlanla batıl olup, bu işlemler mirasçılar tarafından her zaman dava konusu edilebilir.
Muris muvazaası iddiasına dayalı olarak açılan davalar, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Davanın kabulü için aranan temel koşullar şunlardır:
Yargıtay, muris muvazaasının varlığını değerlendirirken bir dizi ölçüt geliştirmiştir. Bunlar arasında:
önemli kriterler olarak öne çıkmaktadır.
Muris muvazaasına dayalı olarak yapılan devir işlemleri geçersizdir. Bu durumda, muvazaalı işlemle taşınmaz devralan kişi adına tesis edilen tapu kaydı iptal edilerek, mirasçılar adına tescil edilir.
Muris muvazaası, miras hukukunun en sık rastlanan uyuşmazlık konularından biridir. İspat bakımından karmaşık bir yapıya sahip olması nedeniyle, tapu iptali ve tescil davalarının uzman avukatlarca yürütülmesi büyük önem arz etmektedir.
Erzurum’da faaliyet gösteren EFRA Hukuk Bürosu, muris muvazaası ve miras hukuku alanındaki ihtilaflarda, güncel içtihat ve mevzuat ışığında profesyonel danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktadır.